Kral Faysal’ın torunu “Babam, Atatürk’e Amca diyordu”

İsmail Çoktan
4 min readOct 16, 2020

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı isyan ederek Arap Yarımadasını ele geçiren Şerif Hüseyin, Türkiye’de olumsuz bir üne sahip olan Arapların başında gelir desem abartmış olmam. Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal hakkında ise çok fazla bilgi sahibi değiliz. Ancak Faysal, hem Suriye ve hem de Irak’ta krallık kurmuş ve Mustafa Kemal Atatürk ile dostluk ilişkisi geliştirmişti.

Faysal’ın Atatürk ile olan dostluğunun önemli göstergelerinden biri onun küçük oğlu Prens Muhammed’i Atatürk’e emanet ederek onun gözetiminde büyümesini istemesidir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı sonunda Suriye’den çekilmesinin ardından Suriye’de boşluk oluşmuştu. Şerif Hüseyin ise İngilizlerin desteğiyle Arap Yarımadasında otoritesini kurmuştu. Savaşın ardından yerel halkın bazı kesimlerinin de davetiyle Şerif Hüseyin oğlu Faysal komutasında Suriye’ye kuvvet göndererek burada bir Haşimi Krallığı ilan etmişti. Bu krallığın başında da Faysal bulunmuştu.

Faysal’ın kurduğu krallık iki seneden az bir müddet yaşayabildi. Çünkü Fransa, Sykes-Picot anlaşmasıyla Suriye’yi kendi himayesine almıştı. Anlaşma Rusya tarafından ifşa edilmesine rağmen Fransızlar yine de Suriye’de hak iddia ediyordu ve kendi kontrolü dışında bir otorite istemiyordu. Zira 1920 yılının başlarında Kral Faysal’a bölgeden çekilme yönünde ültimatom verildi. Tam da o sıralarda toplanan San Remo Konferansı öncesi Kral Faysal, Atatürkle iletişime geçerek birlikte bir federasyon ya da konfederasyon önerisi sunmuştu. Atatürk buna sıcak bakmıştı ama Fransızlar hızlı davrandı ve Maysalun savaşıyla Faysal’ın kuvvetlerini yenerek Suriye’yi ele geçirdi.

Faysal daha sonra ölene kadar Irak Kralı olarak kaldı. Bu süreçte oğlu Muhammed’i Atatürk’e emanet etmişti. Prens Muhammed, 19 Ekim 2018’de ABD’de vefat etti. Öncesinde ise Ankara’ya defnedilmesini vasiyet etmişti ve defin işlemi Ankara’da yapıldı.

“Türkiye ve Araplar arasındaki bağ hiç kopmadı”

Prens Muhammed’in kızı Nesrin hanım, geçtiğimiz yıl düzenlenen Prens Muhammed’in ölümünün yıldönümü töreni için Türkiye’ye geldi. Kendisi bana ulaşarak Kraliyet ailesi adına hazırlanan bir davet mektubunu tercüme etmemi istedi ben de bu tercümeyi yaptım ve kendisinden röportaj talep ettim. O da içtenlikle kabul etti.

Nesrin el-Haşimi ile İstanbul Hilton Otel’de görüştük

Nesrin el-Haşimi, sohbete “Arap dünyasına Kral Faysal, Türkiye’ye Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider gelmedi. Bunu söylemem Türkiye’deki mevcut yöneticilerin değerinden bir şey eksiltmez ancak bu benim görüşüm” diyerek başladı.

Türkiye ile Irak arasında 1922 ile 1926 arasında Musul Vilayeti’nin hangi ülkeye ait olduğu hususunda gerilimler yaşanmıştı. O dönem Irak, İngiliz mandasıydı ve I. Faysal Kraldı. İngiltere’nin çabaları ve Milletler Cemiyeti’nin arabuluculuğuyla yapılan müzakereler sonucunda Musul Vilayeti, Irak’a bırakılmıştı. Yaşanan gerilimlerden sonra Türkiye-Irak ilişkileri yeniden geliştirilmiş ve Kral I. Faysal, 1931 yılında İstanbul’da Atatürk’ü ziyaret etmişti.

Kendisine bu konuyu sorduğumda, Türkiye ile Arap coğrafyası arasında bilinenin aksine irtibatın hiç kopmadığını ve dedesi Faysal ile Atatürk arasında iyi bir dostluk olduğunu ifade etti. Musul Vilayeti’ne ilişkin sorunlara rağmen Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin her zaman iyi olduğunu belirtti. Dedesinin Türkiye ziyaretinde Atatürk ile olan yakın fotoğraflarını hatırlattı.

Kral Faysal ile Atatürk arasında iyi bir dostluk olduğunu, bu yüzden Faysal’ın, oğulları Gazi ve Muhammed’in bakımı için Atatürk’e vasiyet ettiğini belirten Nesrin el-Haşimi, şunları söyledi;

“Dedem ve Mustafa Kemal Atatürk, Harbiye yıllarından arkadaştı. Bu arkadaşlıkları devam etti. Öyle ki dedem, Atatürk’e mektup yazarak, bana bir şey olursa oğlum Muhammed’e bakmanı ve onu eğitime yönlendirmeni rica ederim. Oğlum Gazi’yi de askerlik mesleğine yönlendirmeni rica ederim dedi. Bu yüzden babam, Atatürk’ün riayetinde Türkiye’de büyüdü. Atatürk’ün vefatından sonra amcam Kral Gazi, babamı Bağdat’a aldı.”

“Babam, Mustafa Kemal’e amca diyordu”

Haşimi, Prens Muhammed’in Atatürk gözetiminde Türkiye’de geçirdiği günleri sorduğumda ise şunları aktardı;

“Babam’a Atatürk’ü sorduğumuzda, onun çok merhametli ve cana yakın olduğunu ancak asker olması sebebiyle oldukça disiplinli olduğunu söylerdi. Atatürk’ün disiplinsizliği hiç sevmediğini çünkü onun bir asker olduğunu hatırlatırdı.”

Nesrin el-Haşimi, babasının Ankara’yı ikinci vatanı olarak gördüğünü ifade ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Ankara’ya gömülmek istediğinin bildirilmesini vasiyet ettiğini söylüyor.

Babasının neden Ankara’ya defnedilmesini vasiyet ettiğini sorduğumda, şunları söyledi;

“Babam ABD’de vefat etti. Vasiyeti, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Ankara’da Atatürk’ün yakınında ya da Bağdat’ta Kral Faysal’ın yanında gömülmesi talebinin ulaştırılmasıydı. Babam, Atatürk’e amca diyordu. Babam Türkiye’yi çok severdi. Her zaman şunu söylerdi; ben Arap olmadan önce Türküm ve Türk olmadan önce Haşimi Arabım. Türkiye’nin ikinci vatanı olduğunu söylüyordu. Bize Türküyle, Arabıyla tek ümmetiz. Atatürk’e her zaman borçluyuz çünkü savaş hilal’e karşıydı ve o büyük fedakarlıklarla mücadele etti derdi.”

“Araplar hiçbir zaman ayrılmayı istemedi”

Atatürk, 24 Nisan 1920’de yaptığı bir konuşmada, Kral Faysal’ın kendisine müracaat ederek katılmak istediğini söylemiş ve Suriye ile federalizm ya da konfederalizm temelinde birlikte olunabileceğini ifade etmişti.

Nesrin el-Haşimi’ye Atatürk’ün bu sözlerini hatırlattığımda, şunları söyledi;

“Araplar olarak, hiçbir zaman Osmanlı’dan ayrılmayı istememiştik. Tek devlet, tek millet ve tek ümmettik ve böylece kalacaktık. Bazı insanlar bunu garipsiyor. Türkiye ile olan iyi ilişkilerimizi garipsiyor. Arap ayaklanması Devlet-i Aliyye’ye değil, Cemal Paşa’nın zalimce uygulamalarına karşı çıkmıştı. Neden olmasın, Araplar Devlet-i Aliyye için büyük fedakarlıklar yaptılar. Çanakkale’de yatan Şamlı (Suriyeli) şehitler bunun en açık delilidir. Bizim bütün tarihimiz müşterektir bunu istememiz garip mi? Kral Faysal ile Atatürk arasındaki iyi ilişkiler alenileşince batılılar, dedemi öldürmek ve ondan kurtulmak için acele etmeye başladı. Çünkü Araplar ile Türkleri birleştiren büyük devletin geri dönmesinden korktular. Bizim Türkiye’de tarihimiz ve geleceğimiz var.”

“Ümmetin geleceği Türkiye’de”

Irak’taki Haşimi krallığının yıkılmasının ardından ülkede birçok şey değişti. İslam coğrafyası artık o dönem olduğundan çok farklı. Suriye’de 8 yıldır devam eden devrim ve Esed rejiminin ülkede işlediği katliamlar, Yemen’deki Suudi Arabistan ve İran müdahalesi, Irak’ta ABD işgali ve daha sonra DEAŞ’ın yarattığı tahribat İslam coğrafyasına büyük sıkıntılar yaşatıyor.

Hz. Muhammed’in soyunun devamı olan Haşimi ailesine mensup olan Nesrin el-Haşimi’ye İslam ümmetinin bugünkü durumunu sorduğumuzda, mevcut durumdan ancak eğitimle çıkabileceğimizi ifade ederek, Irak’ın bugününe dair değerlendirme yapmaktan kaçındı. Sadece “İslam ümmetinin geleceği burada, Türkiye’de” diye cevap vermekle yetindi.

--

--

İsmail Çoktan

Gazeteci-Mütercim. Ortadoğu ve Kuzey Afrika üzerine çalışır.